Attığı her golde babasını unutmayan Cuadrado'nun hikayesi

Kolombiya Milli Takımı'nın vazgeçilmezlerinden ve sahada attığı her golden sonra elini havaya kaldırarak babası ve annesinin onun için yaptığı fedakarlıkları takdir eden Cuadrado'yu yakından tanıyalım

Juan Cuadrado'nun futbolda başarılı olmak için iki motivasyonu var. İlki o henüz 4 yaşındayken doğup büyüdüğü kasaba olan Necocli'de cinayete kurban giden babasının hatırı. İkincisi ise annesine bakmak, korumak ve iyileştirmek. Çünkü annesi oğluna şiddetten uzak ve futbol oynayabileceği bir hayat sunmak için birçok fedakarlıkta bulundu.

Başkenti Medellin olan Antioquia bölgesinin Necocli köyünde hayat hiç kolay değildi. Kolombiya'nın bu bölgesi, ülkede 60 yıldır süren silahlı çatışmadan ağır yaralar almış olan bir yerdi. Cuadrado küçük yaşta, silah sesi duyduğunda yatağının altına saklanması gerektiğimi öğrenmişti. Ve duyduğu sayısız silah seslerinin birinde, annesi Marcela'nın ailesinin ağlamasından kamyon şoförü olan babası Guillermo'yu kaybettiğini anlamıştı. Juventuslu oyuncunun babasından geriye kalan çok az hatırası var ama yine de her gol attığında babası için kollarını havaya kaldırmayı unutmuyor.



Babasının ölümü Cuadrado ailesinin çok farklı bir hayat sürmesine sebep oldu. Cuadrado'ya amcası bakarken, annesi Marcela pazartesinden cumaya Apartado'daki muz tarlalarında çalışacaktı. Her gün annesi tarafından okula götürülen Cuadrado, okulda hiç mutlu değildi ve her ders uyuyordu. Bir gün anneannesi ile konuşan Cuadrado, "Annem beni sevmiyor, futbol oynamama izin vermiyor" ifadelerinde bulunmuştu. Okulda her gün futbol oynadığı için üstü başı dağınık olarak eve geldiğini belirten anneannesi, "Eve geldiği durumdan dolayı bir keresin onu cezalandırıp vurmuştum." açıklamasında bulundu.

Cuadrado genç yaşta futbola ne kadar ilgi duyduğunu göstermişti. Her zaman etrafta koşuşturup, bulduğu her şeye taş, şişe vs. topmuşçasına vuruyordu. Annesi de çok geçmeden çocuğunun bu ilgisine yönelmesi gerektiğini anladı ve onu kasabalarındaki futbol okuluna yazdırdı. Bu okulda futbol oynamasının tek şartı okulda eğitimine devam etmesiydi. Ancak, sokakta oyun oynarken aşil tendonunu yırttığında kariyeri neredeyse başlamadan sona erecekti. Annesi bu olayın ardından, kramponlarına 1 aylığına el koymuştu.



Kısa sürede futbol konusunda yetenekleri dikkat çekmeye başlayan Cuadrado, Deportivo Cali takımının radarına girmişti. Cali'ye gittiğinde henüz 12 yaşındaydı. Ama bu kulüpte sonu iyi olmadı, çok kısa boyundan ötürü kulübü onu istemedi. O dönem boyu 150cm olan Cuadrado'nun lakabı "bücür"dü. Riverplate dahil birçok kulüp onunla ilgilendi ama yine kıs boyu sebebiyle onu kabul etmedi. En sonunda antrenörlüğünü Gallego Santiago Escobar'ın yaptığı Medellin takımı Cuadrado'yu takıma aldı. Escobar, Cuadrado için, "Çok konuşmazdı ama sahada çok girişken bir oyuncuydu. Elindeki yetenekle dünyadaki her takım da oynayabileceğini biliyordum." yorumlarında bulunmuştu.

İlk profesyonel karşılaşmalarını bek olarak oynamış olsa da esas kanat oyuncusu olarak oynadığı maçlarla göz dolduran Cuadrado, 2009 yılında Medellin'den Udinese'ye transfer oldu. Bu transfere imza atar atmaz yaptığı ilk şey annesinin işini bırakıp onunla birlikte gelmesini istemesiydi. Artık o annesine bakıcaktı. O günden beri Cuadrado nereye giderse gitsin, annesini de yanında götürüyor: Udine, Lecce, Floransa, Londra ve şimdi de Torino.

İlk kez Hernan Dario Gomez altında 2010'un Eylül ayında Venezuela karşısında milli maça çıktı ve bir de gol attı. Ama ona milli takımda önemli bir rol veren ve devamlı oyuncu olmasını sağlayan Jose Pekermen'di. Kolombiya Milli Takımı'nın yeni teknik direktörü, Cuadrado'yu daha ofansif bir rol vererek ondan daha çok verim almayı başardı.

Şimdi Cuadrado, Kolombiya Milli Takımı'nın vazgeçilmezlerinden ve sahada attığı her golden sonra elini havaya kaldırarak babası ve annesinin onun için yaptığı fedakarlıkları takdir edecek.

 

 Reklam 
Sonuçlar
Yarı finaller
Fransa
1-0
10.07.2018
Belçika
Video Galeri
Foto Galeri