Haber Tarihi: 29 Mayıs 2020 16:01 - Güncelleme Tarihi: 29 Mayıs 2020 16:01

Peki İstanbulun fethi kaç gün sürdü, İstanbulun fethi tarihi

İstanbul'un fethinin 567'nci yılında İstanbul'un nasıl fethedildiğini ve kaç gün sürdüğü merak ediliyor. Peygamber Efendimizin bahsettiği ve fethedecek komutanı övdüğü İstanbul'un fethi kısaca haberimizde yer alıyor. İstanbul'un fethinin nedenleri ve sonuçlarının bugünlerde daha fazla anlam kazandığı fethin 567'nci yıl döneminde bu tarz detaylar araştırılıyor. İstanbul'un fethi kaç gün sürdü? Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethederken kaç yaşındaydı?

Peki İstanbulun fethi kaç gün sürdü, İstanbulun fethi tarihi
Abone Ol
6 Nisan-29 Mayıs 1453 tarihleri arasında gerçekleşen İstanbul'un fethinin 566'ncı yılı, coşku ve heyecanla kutlanıyor. Osmanlı'nın 7'nci padişahı olan Fatih Sultan Mehmed Han'ın emriyle 6 Nisan 1453'te başlayan kutlu kuşatma, 29 Mayıs 1453'te son buldu. Bugün itibarıyla 566'ncı yıl dönümünün kutlandığı İstanbul'un fethinin kaç gün sürdüğü, fethin nedenleri ve sonuçları ve neden fethedildiği merak ediliyor. Peki İstanbul'u kim fethetti? İşte İstanbul'un fethine dair aradıklarınız…
İstanbul'un fethi kısaca

Babası Sultan II. Murad'ın ölümünün ardından 1451'de ikinci kez oturan Fatih Sultan Mehmed Han, kuşatma hazırlıklarına 1451'in sonlarına doğru başladı. Boğaz'ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid'in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı'nın inşa emrini verdi. İmparator Konstantin Mehmed'e hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiğini belirtmek adına elçiler gönderdi fakat Mehmed, elçileri reddetti. İmparator son olarak 1452'nin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir defa daha elçilerini gönderdi fakat Mehmed elçileri yine kabul etmedi. Bunun anlamı ciddi olarak savaştı. Hisar 1452'nin Ağustos'unda bitirildi. Bu şekilde boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçti. Boğazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiş parası ödemek zorunda kaldı. Aksi hâlde gemiler top atışıyla batırılacaktı. 1452'nin sonlarına doğru ödeme yapmayı kabul etmeyen bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutsak edilmişti. Belirtilen toplar Erdelli Urban adında bir top dökümcüsü tarafından dökülmüştü. Mehmed kendisinden Konstantinopolis'in surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuş Urban da 'Ne Konstantinopolis, ne de Babil'in surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini' söylemişti. Bunun yanında bu gelişmeler karşısında İmparator Konstantinos, Papa ve İtalyan kentlerinde umutsuzca yardım talebinde bulundu fakat bunlar neticesiz kaldı. Sadece Cenova 1452'nin Kasım ayında yardım göndermeyi kabul etti ve Giovanni Giustiniani komutasında 700 asker taşıyan Ceneviz kadırgaları 26 Ocak 1453 tarihinde Konstantinopolis'e geldi. İmparator Konstantinos, Giovanni Giustiniani'yi kara kuvvetlerinin başkumadan ilan etti. Kostantinopolis'teki asker sayısı 8 bin civarındaydı, limanda 26 savaş gemisi yer alıyordu. Daha önce 700 İtalyanı taşıyan yedi Girit ve Venedik gemisi Şubat'ta kentten arkasına bakmadan kaçmıştı. Osmanlı ordusundaki asker sayısı ise en az 50 bindi. Öte yandan Fatih Sultan Mehmed sadece karadan kuşatmanın yeterli olmayacağını hissederek bir donanma hazırlatmıştı. Bu donanma bahar aylarında boğazın Marmara girişine ulaştı.



Osmanlı ordusu 23 Mart tarihinde Edirne'den harekete geçti ve 2 Nisan'da Konstantinopolis'e ulaştı. Aynı gün Haliç'in girişi zincirle kapatıldı. Karargâhını Romanus kapısının karşısına Maltepe'ye kuran Mehmed son defa teslim çağrısında bulundu ancak imparator kabul etmedi.

6 Nisan sabahı ilk atak başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün devam etti. İmparator Konstantinos, Giustinani ile beraber Romanus kapısını koruyordu. Şehzade Orhan da Marmara kıyısındaki kıtalardan birini yönetiyordu. 20 Nisan'da Papa'nın gönderdiği üç Ceneviz gemisi ve Sicilya'dan gelen bir Rum yük gemisi kentin açıklarında görüldü. Marmara denizinde yapılan savaşın ardından akşam saatlerinde dört gemi Haliç'e girdi. Donanmasını bir biçimde Haliç'e indirmesi gerektiğini anlayan Fatih Sultan Mehmed, gemilerini karadan geçirmeye karar verdi. Bugünkü Dolmabahçe'den Kasımpaşa'ya uzanan güzergaha kalaslar döşendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22 Nisan sabahında Haliç'e indirildi. Bu şekilde Haliç'in kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu. Bunun yanında kuşatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hâlâ kesin bir netice alamamıştı. Bu noktada Halil Paşa son bir kez Mehmed'i teslim çağrısı yapmaya ikna etti fakat imparator teklifi yine kabul etmedi. Bunun ardından Fatih Sultan Mehmed, 24 Mayıs'ta ayın 29'unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını ilan etti.

İstanbul ne zaman fethedildi?

Son saldırı hazırlıklarını Zağanos Paşa düzenledi. Osmanlı ordusu 29 Mayıs'ın ilk saatlerinde büyük taarruz için startı verdi. Osmanlılar son taarruzu üç dalga halinde gerçekleşti. İlk iki saat boyunca başıbozuklar surlara saldırdı, arkasından Anadolu birlikleri onların yerine geçti. Son olarak öldürücü darbeyi vurmak için yeniçeriler devreye sokuldu. Bu esnada yaralanan Giustiniani'nin savaş alanından ayrılması kenti savunanların arasında büyük moral bozukluğuna sebep oldu. Sonuçta sabah saatlerinde Osmanlı "Kerkoporta" adlı kapıdan içeri girmeyi başardı ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını dikti. Fatih Sultan Mehmed fethin ilk günü öğleden sonra kente girdi. Ayasofya'ya giderek namaz kıldı ve min-baʿd (bundan sonra) tahtım İstanbul'dur dedi.

İmparator Konstantinos'un akıbeti bilinmiyor. Kimi kaynaklar cesedinin bulunamadığını anlatırken, Babinger gibi bazı tarihçiler imparatorun cesedinin mor ayakkabılarından teşhis edildiğini söyler. Alphonse Lamartine eserinde imparatorun cesedinin bulunduğunu ve Fatih'in Konstantin için Hristiyan usulü cenaze töreni düzenlediğini ifade eder. Şehzade Orhan da keşiş kılığında kenti terk etmeye çalışırken yakalanıp idam edildi.


Fatih Sultan Mehmed kentin ticaret merkezi olan Galata'dan kaçmış olan Rumların ve Cenevizlilerin dönmesine yardımcı oldu. Rum Patrikhanesi'nin tekrardan açılmasına izin verdi; öte yandan bir Yahudi hahambaşlığı ile bir Ermeni Patrikhanesi kurdurdu. II. Mehmed İstanbul'u, farklı dinlerden insanların birlikte yaşadığı, ticaret ve kültür merkezi olan bir başkent yapmayı hedefledi.

Fethin hemen arkasından Fatih Sultan Mehmed şehrin onarımına başladı. İstediği, Doğu Roma'yı yıkmak değil onu Osmanlı yapısı içinde diriltmekti. Kuracağı imparatorluk bir İslâm devleti olmakla beraber Doğu Roma gibi kozmopolit bir yapıya sahip olacaktı.

Fatih, Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Yahudi hahambaşı bulunmasına izin verdi. 6 Ocak 1454'te Yorgo Skolaris'i yeni Ortodoks patriği olarak atadı. Ayasofya camiye çevrildiğinden Patrikliğe resmî makam yeri olarak Havariyun Kilisesi verildi. Şehirdeki Yahudilerin hahambaşı olarak Moşe Kapsali atadı. 1461 yılında ise Bursa Psikoposu Hovakim İstanbul Ermeni Patriği olarak atandı.

Mehmed Theodosius Forumu'nun olduğu yerde ilk sarayının inşasını başlattı. Daha sonraki yıllarda ise Sarayburnu'nda Topkapı Sarayı'nı inşa ettirdi.

Fatih, ilk tahta geçtiğinde ve İstanbul'un fethi sırasında sergilediği tutumlar nedeniyle, Çandarlı Halil Paşa'yı 10 Temmuz 1453 tarihinde Edirne'de idam ettirdi. Bazı kaynaklara göre Çandarlı Fatih'i sabırsız ve deneyimsiz buluyordu. Bu olay ile Fatih otoritesini pekiştirmiş oldu ve herkes genç hakana boyun eğdi.

Çandarlı Halil Paşa fetihten sonra idamına giden süreçte Yedikule'de Altın Kapı'da kırk gün hapis edildi. 10 Temmuz'da gözlerine mil çekildi ve daha sonra idam edildi. Boyun eğeceği yerde Hakan'a dik baktığı iddia edilir. Daha sonra oğlu İbrahim Paşa tarafından İznik'e götürülüp türbesine gömüldü. Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.

29 MAYIS 1453 İSTANBUL'UN FETHİ MESAJLARI

İstanbul muhakkak fetholunacaktır. Bunu gerçekleştirecek ordunun kumandanı ne mutlu kumandan ve askeri ne mutlu askerdir. (Hz. Muhammed)



Ya ben İstanbul'u alırım ya İstanbul beni. (Fatih Sultan Mehmet)

İki büyük cihanın kesinti noktasında Türk vatanının ziyneti Türk tarihinin serveti Türk milletinin gözbebeği İstanbul bütün vatandaşların kalbinde yeri olan şehirdir. (Atatürk)



Karadan ve denizden bu şehrin dışarıyla olan irtibatını tamamen kesmiş bulunuyoruz. İşte bütün bunlardan dolayıdır ki, şehrin elimizden kurtulmasına imkan ve ihtimal yoktur. Buna bütün kanaati vicdaniyem ile inanıyorum. (Fatih Sultan Mehmet)

Biz toprakları değil gönülleri feth etmeye gidiyoruz. (Fatih Sultan Mehmet)



Ey benim ünlü ve sadık komutanlarım! Tarife hacet yoktur ki, şimdi sahip olduğunuz şu devlet ve memleket nice mücadele ve zorluklarla kazanılmış ve atadan dededen bize intikal etmiştir. İçinizde bahtiyar olanlar o mücadele ve zorluklara bizzat ortaktırlar. (Fatih Sultan Mehmet)

İSTANBUL'UN FETHİ NE ZAMAN VE HANGİ GÜN?

İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından 29 Mayıs 1453 yılında feth edildi. Zorlu bir mücadele ile alınarak büyük yaşadığımız bu önemli zaferi tüm yurtta her sene coşku ile kutluyoruz.



FATİH SULTAN MEHMET, İSTANBUL'U KAÇ YAŞINDA ALDI?

1451 yılının son günlerinde kuşatma hazırlıkları başladı. Fatih ilk iş olarak Anadolu Hisarı'nın karşısında Rumeli Hisarı'nın inşasına başlanmasını emretti. Rumeli Hisarı'nın inşası 1452 yılının Ağustos ayında bitti. Bu durum boğazın kontrolünün tamımı ile Osmanlı'nın eline geçtiğinin göstergesiydi. Mehmet Konstantinopolis'in surlarını yıkmak için Urban isimli bir top ustası ile anlaşmıştı. Top ustası o güçte toplar üretebileceğinin teminatını vermişti. Bu hazırlıklar karşısında korkmaya başlayan Bizans İmparatoru Papa ve Hristiyan bölgelerden yardım istediyse de yardım çağrıları sonuçsuz kaldı. Yalnızca Cenova bu destek çağrısına yanıt verdi. Giovanni Guistinani komutasında 700 askerlik Cenevize ait kadırgalar 26 Ocak 1453 yılında Konstantinopolis'e vardı. Konstantinopolis'te yaklaşık 8000 asker bulunmaktaydı. Osmanlı ordusu ise yaklaşık 50.000 kişiden oluşmakta idi. Bununlar birlikte Fatih bir donanma hazırlatmaya başlamıştı.



Hazırlıklarını tamamlayan Osmanlı ordusu 2 Nisan günü Konstantinopolis surlarına vardı. İlk saldırı 6 Nisan günü gün doğarken başladı. Kuşatma yaklaşık olarak 53 gün devam etti. Mehmet kuşatmanın ilerleyişinden donanmalarını bir şekilde önceden zincirlenmiş olan Haliç'e girmesi gerektiğini anlamıştı. Ancak Haliç zincirli olduğu için gemileri karadan götürmek gerekiyordu. Günümüzde Dolmabahçe den başlayıp Kasımpaşa'ya kadar uzanan güzergahta kalaslar koyuldu ve 70e yakın demi silindirler yardımı ile 22 Nisan sabahı Haliç'e girdi. Bu olay sonucunda Osmanlılar Haliçte kontrole sahip oldu. Ancak kuşatmanın 7. Haftası olmasına rağmen hala galibiyet sonucu elde edilememişti. Daha sonra Mehmet 29 Mayısta başlayacak, hem karadan hem denizden bir kuşatmayı duyurdu. Son saldırının hazırlıkları Zağanos Paşa tarafından gerçekleştirildi. 29 Mayıs'ın ilk saatlerinde kuşatma başladı. Osmanlı ordusu üç koldan kuşatmayı gerçekleştirdi. İlk saatler başıbozuk birlikleri surları yıprattılar, daha sonra Anadolu birlikleri saldırıyı devam ettirdi. Son darbeyi gerçekleştirmek üzere yeniçeriler görevi devir aldı. Nihayet kuşatmalar sonuç verdi ve askerler Kerkoporta adlı kapıdan içeri girmeyi başardı. Mehmet fethin ilk günü öğle vakti şehre girdi. İlk olarak Ayasofya'da namaz kıldı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra, İstanbul'un farklı dinlerden farklı kültürlerden birçok insanın birlikte yaşadığı bir kent haline getirmek için birçok çalışma yaptı.



FATİH SULTAN MEHMET NASIL ÖLDÜ?


Fatih 1481'de, Anadolu'ya doğru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481'de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı'ndaki ordug,hında öldü. Gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de rivayet edilir. Fatih öldükten sonra vefatı saklandı. Padişahın hamam ihtiyacı var denilerek gizlice cenazesi saraya getirildi. O sırada Şehzade Bayezid'e ve Şehzade Cem'e ulak gönderildi. O sırada asker Fatih'in öldüğünü öğrenip İstanbul'a gelip büyük bir anarşi başladı. Karamanlı Mehmed Paşa Cem taraftarı olduğu için idam edildi. Her taraf yağmalanmaya başladı. Gayrimüslim tüccarların evlerine ve dükkanlarına saldırıldı. O arada herkes kendi taraftarını tahta çıkarmak için uğraşırken Fatih'in cenazesi sarayda karanlık bir odada unutuldu. Baltacılar kethüdası Kasım isimli bir kişinin II. Bayezid'e yazdığı mektupta sarayda cenazenin yanına gittiğinde 3 gün 3 gece üzerine mum yanmadığını, cesedin kokusundan yanına zor varıldığını söyler. Daha sonra tahnit ustasıyla beraber iç organları çıkarılmış ceset tahnit edilmiş. Cesedi tahnit edebilmek için elbiselerinin çıkarılması gerekiyordu. Lakin mevsimin sıcak olması dolayısıyla ceset bozulduğu için elbise cesede yapışmıştı. Bu yüzden sol kolunun üzerinden elbise kesildi ve tahnit edildi. Kesik elbise bugün hale Topkapı Sarayı'ndadır. II. Bayezid payitahta gelene kadar o şekilde bekletilmiş. Ölümünden sonra oğlu Bayezid tahta çıktı. Fatih Camii'ndeki türbesinde yatmaktadır. Seferi nereye düzenlediği tam olarak bilinmemektedir. Zira Fatih bu bilgiyi seferin güvenliği açısından çok gizli tutuyor ve kimseye söylemiyordu. Ancak tarihçiler seferin Mısır'a ya da Roma'ya (Papalık) olacağı yönünde tahminler yürütmektedir. Ama başka kitaplar ve tarihçiler ise farklı yerlere fetih düzenleyeceği görüşündeydi. Birlikleri Üsküdar'da topladığı ve hazırlıkları başlattığı için seferin İtalya'ya olma olasılığı günümüz tarihçileri tarafından makul bulunmamaktadır.

FATİH SULTAN MEHMET'İN HAYATI

Fatih Cultan Mehmet Hicri takvime göre 835. Yılın Recep ayının 27. Günü (miladi takvime göre 30 Mart 1432) gün doğarken, o zamanlar Osmanlı Devleti'nin başkentliğini yapan Edirne ilinde dünyaya geldi. Fatih Sultan Mehmet doğumundan sonra iki sene boyunca Edirne'de kaldı. Daha sonra 1434 senesinde ağabeyi Al,eddin ve sütninesi ile birlikte 14 yaşında olan ağabeyi Ahmet'in Rum sancakbeyliğini yapmakta olduğu Amasya'ya geldi. O zamanlar Amasya sancakbeyi olan ağabeyi Ahmet genç yaşta öldü. O sıralarda henüz 6 yaşında olan Fatih Sultan Mehmet ağabeyinin ölümü üzerine Amasya sancakbeyi oldu. Amasya'ya birlikte geldiği ağabeyi Al,eddin de bu arada Manisa bölgesinin Saruhan sancakbeyliği görevine getirildi. İki yıl geçtikten sonra babaları 2. Murat'ın emri ile kardeşler sancakları değiştirdiler. Böylelikle ağabeyi Al,eddin Amasya, Fatih Sultan Mehmet ise Saruhan sancakbeyi oldu.

Fatih Sultan Mehmet'in eğitimi için babası tarafından birçok hoca görevlendirildi. Ancak Fatih son derece zeki olmasına karşın oldukça yaramaz bir çocuktu. Fatih'in bu hareketleri sebebi ile hoca bulmak oldukça güç bir hal aldı. Babası, 2. Murat endamlı ve otorite sahibi olan Molla Gürani'yi Fatih'in hocası olmak üzere görevlendirdi. Fatih hocası ile arasında geçen bazı diyaloglar sonucunda durumun ciddiyetinin farkına vardı ve eğitim hayatını ciddiye almaya başladı. Fatih Sultan Mehmet'in eğitim aldığı kişiler yalnızca medrese hocaları değildi. Fatihin hocaları arasında batılı önemli fikir adamları da bulunmaktaydı. Manisa sancakbeyliği döneminde sarayda bulunan İtalyan düşünce adamı Anconalı Ciraco ve saraydaki diğer İtalya kökenli insanlar onun Antik Yunan filozofları hakkında kitaplar okumasını ve bu alanda bilgilenmesini sağlamıştı.


FATİH'İN İLK KEZ TAHTA ÇIKIŞI

2. Murat 1443 yılının yaz aylarında Karaman beyi İbrahim'e karşı Anadolu topraklarında zafer elde ettikten sonra Ekim ayında Edirne'ye döndü. Edirne'ye döndüğü sıralarda Avrupa'nın önde gelen devlet yöneticileri önderliğinde kurulan bir Hristiyan birliğinin Tuna'nın güney kısmında kalan Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladıklarını öğrendi. Bu dönem içerisinde Fatih Sultan Mehmet'in ağabeyi Al,eddin de hayatını kaybetti. Bu durum sonucunda tahtın tek varisi Fatih Sultan Mehmet oldu. 2. Murat Hristiyan ordusuna karşı zafer aldıktan sonra oğlu Mehmet'in Manisa sancakbeyliğinden Edirne'ye gelmesini sağladı. 12 Haziran 1444 tarihinde Macarlar ile Edirne'de antlaşma yaptıktan yaklaşık bir ay sonra Fatih Sultan Mehmet'i Sadrazam Çandarlı Halil Paşa gözetiminde Edirne kaymakamı olarak görevlendirdi. Bu sırada kendisi de Karamanlılara karşı savaşmak için Anadolu'ya gitti. Karamanlılar ile anlaşmaya vardıktan sonra resmi olarak tahtı oğluna bıraktığını açıkladı. Ordusunu Edirne'ye gönderen 2. Murat kendisi Bursa'ya gitti. 2. Murat'ın 1444 yılının yaz aylarında devlet sınırlarında barışı sağladığını düşünerek tahtı oğlu Fatih Sultan Mehmet'e bırakması başkentte otoritede sallanmalara sebep oldu. Henüz çocuk yaşta olan Fatih gerekli otoriteyi sağlayamadı ve bu durum devlet işlerinin bir süre aksamasına sebep oldu. Ağustos aylarının ilk günlerinde çocuk yaşta padişah olan Fatih Sultan Mehmet'in tecrübesizliğinden yararlanmak isteyen Kral Ladislas Osmanlılar ile yapılan barış anlaşmasını kendi tarafınca geçersiz kılarak yeni bir Haçlı seferi düzenleme kararı aldı. Bunun üzerine telaşlanan halk Edirne'yi terk etmeye başladı. Eylül ayının son günlerine gelindiğinde hazırlıklarını büyük ölçüde tamamlayan Kral Ladislas ve haçlı ordusu Tuna'yı geçerek Edirne'ye doğru yola çıkmıştı. Bu sırada Venedikli bir deniz filosu da Çanakkale Boğazı'nı geçişlere kapatmıştı.



Sadrazam Halil Paşa yeniden tahta geçmesi için 2. Murat'a çağrıda bulundu. Bunun üzerine 2.Murat Anadolu Hisarı'ndan Rumeli'ye geldi ve yeniden tahta geçti. 10 Kasım 1444 tarihinde Kral Ladislas önderliğinde toplanan Haçlı ordusuna karşı Varna'da büyük bir zafer kazandı. Varna savaşı sırasında aslen tahtta Fatih Sultan Mehmet bulunmaktaydı. Ancak fiilen padişah 2. Murattı. 2. Murat aldığı galibiyetten sonra oğlu Fatih'in otoritesini zayıflatmamak için yeniden Manisa'ya geri döndü. 1446 yılında Fatih Sultan Mehmet o zamanki adı ile Konstantinopolis'e saldırı planları yapmaktaydı. Bu saldırının kendi otoritesini ve gücünü zayıflatacağını düşünen Halil Paşa saldırının gerçekleşmesine karşı tavır sergiledi. Ancak Zağanos ve Şahabeddin paşalar bu saldırı planına olumlu bakmaktaydı. İlerleyen günlerde Halil Paşa yeniçeriler ile bir isyan düzenledi. Bu isyan sonucunda Fatih Sultan Mehmet ve ona destek verenleri tahttan uzaklaştırmayı başardı. Bu olaylar sonucunda 2. Murat yeniden tahta geçti. Fatih Sultan Mehmet ise Manisa'ya gönderildi. Zağanos Paşa da Balıkesir'e sürgün edildi.

FATİH SULTAN MEHMET'İN MANİSA YILLARI

Babasının 1446 yılında Mora üzerine düzenlediği sefer hareketlerine katılmamayı tercih etti. 1448 yılında Macarlara karşı verilen 2. Kosova mücadelesinde babasının yanında yer aldı. 17 yaşına geldiğinde babasının tavsiyesi üzerine Dulkadir ailesinden Süleyman Bey'in kızı olan Sitti Hatun ile evlendi. Hicri takvime göre 852 yılında Fatih Sultan Mehmet kendi adına ilk defa para bastırmaya başladı.

FATİH SULTAN MEHMET'İN İKİNCİ KEZ TAHTA ÇIKIŞI

2. Murat 3 Şubat 1451 tarihinde vefat etti. Babasının ölüm haberini alan Fatih Sultan Mehmet Edirne'ye hareket etti. 19 Şubat 1451 tarihinde ikinci kez padişah oldu. Halil Paşayı önceden bulunduğu sadrazamlık makamında görevli kıldı. Daha sonra babasının en küçük oğlu olan sekiz aylık Ahmet'i boğdurttu. Bu olay üzerine Osmanlı devletinde kardeş katli yasalaşmış oldu. Padişahlık tahtına oturduğu yıllarda Mehmet hep Konstantinopolis'i fethetmeyi hedefliyordu. Ancak diğer taraftan Doğu Roma imparatoru genç padişahı yaşından ve tecrübesizliğinden dolayı ciddi bir tehdit olarak görmemekteydi. Anadolu beylikleri de Mehmet'in deneyimsizliğinden yararlanmak istedi ve ayaklanmalar çıkardı. Bunun üstüne Anadolu'ya yönelen Mehmet kısa sürede isyanları bastırdı. Bu sırada Doğu Roma imparatorluğu diğer taraftan sıkıştırmaya başlamıştı. Edirne'ye döndükten sonra Fatih Sultan Mehmet ilk iş olarak Konstantinopolis'in kuşatılmasını emretti.

FATİH SULTAN MEHMET'İN DİĞER FETİHLERİ

1462 yılında Fatih Eflak'a bir sefer düzenledi. Bu seferin sebebi o dönemler eflak prensi Voyvoda'nın Osmanlı'ya bağlı görünüp arkalarından iş çevirmesiydi. Voyvoda yakalandı ve daha sonra Eflak prensliğine Radul getirildi. Bu gelişme ile birlikte Eflak bir Osmanlı eyaleti haline geldi.

1461 yılında Fatih Pontus Rum Devleti'nin başkenti olan Trabzon'u fethetti. 1462 yılında Eflak'ı tamamen Osmanlı devleti himayesine aldı. 1463 yılında Bosna'yı tamamen ele geçird

Haber ile daha fazlasına ulaşın:
Gündem
Daha fazla göster
 Reklam 

SON HABERLER

yukarı ok