Şimdilerde Türkiye Kupası’nın pek büyük bir esprisi olmasa da küçüklüğümüzün en önemli meşgalelerinden biri de bu mecraydı. Tek maçlık eşleşmelerde her takım kendi bacağından asıldığı için meydana gelen sürprizler, ilkokullardaki dalga konularımızın başına geliyordu.
Fakat UEFA’nın bile çok sakat bulduğu 5 takımlı grup sistemi geldikten sonra bu keyif elimizden alınmış gibi oldu. Halbuki eskiden Lüleburgazspor, Pendikspor, Çanakkale Dardanelspor gibi dalga konularımız vardı.
Üstüne üstlük Fenerbahçe’nin Pendikspor’a yenildiği günden bir gün sonra oynanan Çanakkale Dardanelspor-Beşiktaş maçında da Ege ekibi galip gelmiş, bir sonraki turda bu iki takım eşleşmişti. Çanakkale de o dönem 2. Lig’de oynuyordu.
Neyse ki son iki sezonda saçma grup anlayışından kurtulduk ve Ziraat Türkiye Kupası yeniden futbol sohbetlerimizin içine dahil oldu.
Çünkü grup müsabakalarında alt lig takımları büyük takımları yense dahi gruptan çıkma şansı bulamıyorlardı. Örneğin geçtiğimiz senelerde Beşiktaş’ı 1-0 yenen İnegölspor, böyle büyük bir başarı elde etmesine rağmen tur atlayamamıştı.
2012-2013 model Ziraat Türkiye Kupası ise çok daha alt lig takımlarının dahil olmasıyla daha da keyifli bir hal aldık. Örneğin BAL Ligi takımlarından Niğdespor’un Beşiktaş’ı bile zorlayabileceğini görmüş olduk. Üstüne üstlük sadece Galatasaray-1461 Trabzon sürprizini de görmedik. Alt turlarda daha büyük sürprizler de olmuştu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor’un Çaykur Rizespor’u elemesi, Manisaspor’un Kayseri Şekerspor’u ancak uzatmalarda geçebilmesi, Arsinspor’un Bucaspor’u elemesi, Pendikspor’un Sanica Boru Elazığspor’u geçmesi, Sancaktepe Spor’un Kayserispor’u elemesi ve Göztepe’nin Orduspor’u geçmesi bu sezonun en önemli sürprizleri arasındaydı.
Ulusal kupaların en önemli mayası bu tip sürprizlerdir. Örneğin benim için en cazip ulusal kupa, amatör takımların bile final oynayabildiği Fransa Kupası’dır.
Galatasaray’ın 1461 Trabzon’a elenmesini uzun süre konuşacağız, Pendikspor’un Fenerbahçe’yi elemesini onlarca yıl konuştuğumuz gibi. Önemli olan hangi büyük takımların elendiği değil, kupanın keyif vermesidir.
Galatasaray’ın hüsrana uğradığı gün koskoca Arsenal’in de Bradford’a yenilmesi, bu yargımızın en önemli kanıtıydı.
Artık Türkiye Kupamızla ilgili sadece ve sadece tek bir sorunumuz var. Belli bir tura kadar alt lig takımları, kendilerinden üst ligdeki takımlarla eşleştiklerinde kendi evlerinde oynayabilmeleri. İş bu hale geldiğinde daha da fazla sürprizlerle dolu bir kupamız olacak.
Zaten hepimizin istediği bu değil miydi?..
https://twitter.com/erdi_aydemir
Fakat UEFA’nın bile çok sakat bulduğu 5 takımlı grup sistemi geldikten sonra bu keyif elimizden alınmış gibi oldu. Halbuki eskiden Lüleburgazspor, Pendikspor, Çanakkale Dardanelspor gibi dalga konularımız vardı.
Üstüne üstlük Fenerbahçe’nin Pendikspor’a yenildiği günden bir gün sonra oynanan Çanakkale Dardanelspor-Beşiktaş maçında da Ege ekibi galip gelmiş, bir sonraki turda bu iki takım eşleşmişti. Çanakkale de o dönem 2. Lig’de oynuyordu.
Neyse ki son iki sezonda saçma grup anlayışından kurtulduk ve Ziraat Türkiye Kupası yeniden futbol sohbetlerimizin içine dahil oldu.
Çünkü grup müsabakalarında alt lig takımları büyük takımları yense dahi gruptan çıkma şansı bulamıyorlardı. Örneğin geçtiğimiz senelerde Beşiktaş’ı 1-0 yenen İnegölspor, böyle büyük bir başarı elde etmesine rağmen tur atlayamamıştı.
2012-2013 model Ziraat Türkiye Kupası ise çok daha alt lig takımlarının dahil olmasıyla daha da keyifli bir hal aldık. Örneğin BAL Ligi takımlarından Niğdespor’un Beşiktaş’ı bile zorlayabileceğini görmüş olduk. Üstüne üstlük sadece Galatasaray-1461 Trabzon sürprizini de görmedik. Alt turlarda daha büyük sürprizler de olmuştu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor’un Çaykur Rizespor’u elemesi, Manisaspor’un Kayseri Şekerspor’u ancak uzatmalarda geçebilmesi, Arsinspor’un Bucaspor’u elemesi, Pendikspor’un Sanica Boru Elazığspor’u geçmesi, Sancaktepe Spor’un Kayserispor’u elemesi ve Göztepe’nin Orduspor’u geçmesi bu sezonun en önemli sürprizleri arasındaydı.
Ulusal kupaların en önemli mayası bu tip sürprizlerdir. Örneğin benim için en cazip ulusal kupa, amatör takımların bile final oynayabildiği Fransa Kupası’dır.
Galatasaray’ın 1461 Trabzon’a elenmesini uzun süre konuşacağız, Pendikspor’un Fenerbahçe’yi elemesini onlarca yıl konuştuğumuz gibi. Önemli olan hangi büyük takımların elendiği değil, kupanın keyif vermesidir.
Galatasaray’ın hüsrana uğradığı gün koskoca Arsenal’in de Bradford’a yenilmesi, bu yargımızın en önemli kanıtıydı.
Artık Türkiye Kupamızla ilgili sadece ve sadece tek bir sorunumuz var. Belli bir tura kadar alt lig takımları, kendilerinden üst ligdeki takımlarla eşleştiklerinde kendi evlerinde oynayabilmeleri. İş bu hale geldiğinde daha da fazla sürprizlerle dolu bir kupamız olacak.
Zaten hepimizin istediği bu değil miydi?..
https://twitter.com/erdi_aydemir
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
