"Emenike olayında beni gaza getirdiler"

Türk Futbolunun ‘Eşkıya’sı Bülent Ataman’dan Türk futbolunun son yıllarına damga vuran olaylarla ilgili birbirinden çarpıcı açıklamalar…

Haber; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
'Emenike olayında beni gaza getirdiler'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
07 Ağustos 2014 11:47
Son güncelleme 08 Ağustos 2014 08:47
Futbol Extra’dan bir olay röportaj daha. Türk Futbolunun ‘Eşkıya’sı Bülent Ataman’dan Türk futbolunun son yıllarına damga vuran olaylarla ilgili birbirinden çarpıcı açıklamalar…

İşte Futbol Extra Dergisi’nden Yavuz Atalay’ın gerçekleştirdiği Bülent Ataman röportajından bazı önemli bölümler...

Türk Futbolu’nun ‘Eşkıya’sı Bülent Ataman… Nereden geliyor bu lakap?
Onu bana Göztepe taraftarı taktı. Ben saha içerisinde agresif bir futbolcuydum. Zaten olaylardan biliyorsun. Hırslıydım yani…

“TRANSFERLERDE İLK ŞARTIM: BANA KAPTANLIK VERMEYİNDİ.”

Eşkıya dediklerinde, bunu bi hakaret olarak alıyor musun yoksa hoşuna gidiyor mu?
Yo yo… Hoşuma gidiyor. Kötü anlamda bir eşkıyalık değil çünkü. Trabzonsporluyum. Bunu gizlemedim. Trabzonsporlu olmasaydım, Beşiktaşlı olurdum. Renklerini çok seviyorum. Oynadığım her takımda formanın hakkını verdim. Ancak Göztepe benim için özeldir. Kaleci Bülent, ben Göztepe’de oldum. Bu arada çok ilginç bir şey paylaşayım seninle. Bunu kimse bilmez. Göztepe’den sonra gittiğim her takımda ilk şartım şuydu: Kesinlikle takım kaptanlığı istemiyorum. Takım kaptanlığı verirseniz giderim. Ben böyle deyince şaşırıyordu yöneticiler hocalar filan… Halbu ki Türkiye’de kaptan olmak için kulis yapanlar, millete para yedirenler var.

“MÜCADELEMİZ BİRİLERİNİN HAKKINI KORUMAKTI ANCAK BAZILARI İÇİN DEĞMEZMİŞ”

Niye bu kadar agresifsin sahada?
Hep birileri için mücadele edelim istedik. Saha içerisinde dahil olduğum o olayların, emin ol, yüzde yetmişinin benimle alakası yoktur. Ya takımdaki biri için olaya girmişimdir, ya yönetici ya hoca… Hep birilerinin hakkını koruyalım.

Pişman mısın?
Pişman mıyım? Pişman değilim ama bazen değmeyen insanları korumuşum.

Ne zaman anladın değmediğini?
Her olaydan sonra anladım.

“SÜLEYMAN SEBA, ‘NE OLDU LAN PARAYI MI BEĞENMEDİN’ DEDİ 20 MİLYAR VERDİ”
Erzurumspor’da oynarken bir gün başkan aradı beni, “Bülent seni Beşiktaş’a sattık” dedi. “Benim Beşiktaş’ta ne işim var? Beşiktaş’ta sağlık memurluğu yaptırmazlar bana” dedim. Başkan dedi, “Allah’ın cezası, ne sağlık memurluğu, Beşiktaş’a gideceksin dediğin lafa bak.” Ben de düşünüyorum ki, Beşiktaş’a gitsem bana ne verecekler? 3 milyar filan anca verir… Neyse, evdeyim. Sabah Başkan Süleyman Seba ile görüşeceğim. Bana dedi ki Erzurumspor’daki başkan, sakın bizde kaç paraya oynadığını söyleme, dedi bana. 1 milyar 700’e filan oynuyorum Erzurum’da. Gittik Seba’nın yanına. Elini öptük büyük başkanın. Seba dedi, “Oğlum kaç para istiyorsun?” Dedim, “Başkanım siz nasıl uygun görürseniz.” “Olur mu oğlum” dedi. “Kaç paraya oynuyordun Erzurum’da?” diye sordu… Hayatımda ilk defa akıllı bir şey konuştum orda. Dedim ki, “Orada sağ olsun başkan gereğini yapıyordu. Seba dedi ki, “Tamam o zaman… 15 milyar verelim sana.” Allah biliyor, içimden 4 milyar filan geçiriyorum… Başkan 15 Milyar diyince, benim yüzümün rengi değişti. Teşekkür edeceğim, tepki veremiyorum. Şoktayım. “Ne oldu lan, parayı mı beğenmedin? Tamam 20 milyar yaptım parayı” dedi bana Süleyman Seba. Öyle ilginç bir futbola başlangıç oldu…



“BEN BAŞPARMAĞIMI SALLADIM, HAKEM ORTA PARMAĞIMI GÖRDÜ VE KIRMIZI KART GÖSTERDİ”

Trabzonspor’a transfer oldun. Rahat duramadın. Kale arkasında kırmızı kart gördün. Olay neydi?
Hakem Mutlu Çelik’ti galiba. Yine biçiyordu bizi herhalde… Trabzonspor’a yeni gitmişim, kiralık… Galatasaray maçı… Hakem bıraksa zaten Galatasaray’ı yenemeyeceğiz. Öyle bir halimiz yok. Bir pozisyon oldu. Kale arkasından el salladım. İşaret parmağımla birlikte… Mutlu Hoca, onu orta parmak olarak görmüş. Daha sonra konuştuk. Bir de Mutlu hoca sever böyle atraksiyonları. Geldi attı bizi. Allah’tan ben sahaya atladım, o geri kaçtı. Yoksa benim futbol hayatım orda bitmişti. İki tane vursam, gömmüştüm onu çime zaten. Futbol hayatım da bitmişti. Şunu da ekleyeyim. Mutlu hocayı çok severim ve çok iyi hakemdir. Federasyon başkanından torpilli olunca, sahada rahat hareket ediyordu. Onun için kötü yönetiyordu.

Beşiktaş’a transfer oldun. Forma şansı bulamadın. Bir maç oynadın o da 6-0 bitti…
60. dakikada kırmızı kart gördüm çıktım. 2-0 bırakmıştım ben maçı… Ben çıktım, Mrmiç girdi. 4 Tane de o yedi. 6-0 Bitti maç. Sezon başı, Beşiktaş gibi bir takım içerde 6 tane yiyor, takım yeni, hoca yeni… Fatura birine kesilecekti. Yöneticinin biri, “Yedek kaleci Bülent yaktı bizi” dedi. Sevmediğim bir yönetici vardı. Ben de gittim kulüpte buna biraz şey yaptım… Kırmızı kartı da topla dışarı çıktım diye gördüm. Olay çıkarmadım yani (Gülüyor)…

“KULÜPTEKİLER PARAYI CEBE İNDİRİYORDU”

Göztepe benim için özel demiştin. Bahseder misin Göztepe’deki günlerden…
Çok büyük bir camia… Bu kadar büyük camiayı, küçük insanlara teslim ettiler. Dinç Bilgin vardı… Kulübe para gönderiyordu. Kulüptekiler parayı cebe indiriyordu. 40 tane yabancı futbolcu geldi gitti. Bir tane dikili taş koymadılar Göztepe’ye. Hem ceplerinden para vermediler hem de kulübü zarara soktular.

Göztepe’de kavga ettin mi kimseyle?
Paralar ödenmiyor. Neyse, paraları ödeyeceğiz dediler. Ben bir hesap yaptım. O zaman 10 milyara yakın alacağım var. Bana bir hesap çıkardı kulüp, kulübe borçlu çıktım. 1 milyar küsur kulübe borçlu çıktım. Neymiş? İdmanda sarı kart görmüşüm, 1 milyar ceza… İdmanda kırmızı kart görmüşüm, 3 milyar ceza… Böyle böyle, kulübe borçlu çıkardılar beni. Bir de başkan demez mi ki, “Al ben sana bir babalık yapayım, 2 milyar harçlık vereyim sana.” Parayı başkanın suratına bir çarptım. Sonra çıktım. Başkan arkamdan bağırıyordu, “Bu kulüpten bir daha giremez bu” diye. Ertesi gün ben yine idmana çıktım. Kıramayacağım biri aradı beni, “Git başkandan özür dile seni bekliyor” dedi. Ya nasıl özür dileyeyim? Adamın suratına parayı çarptım, küfür ettim. O zaman, sekreterleri falan da sevmiyordum; masalarını filan dağıttım. Çok aşağılıyorlardı futbolcuları. Sonra başkana, “Kusura bakmayın elimi salladım para elimden çıktı” dedim.

“CÜNEYT ÇAKIR OLAYI ÖNCESİNDE ERSUN YANAL BİZİ SOYUNMA ODASINDA DOLDURDU”

Cüneyt Çakır olayı… Ne oldu o maçta? Sen çok mu hazırdın o maçta kavga etmeye yoksa sıradan bir maç mıydı da aniden gelişti… Stresli bir maç mıydı?
Ersun Yanal çok kötü doldurdu bizi o maçta. Çıktık maça. Sakarya küme düşmüş. Taraftarlarımız, birlikte maç izliyorlar. 10 hafta filan Ersun Yanal beni oynatmadı. Aramızda bir olay olmuştu…

Neydi o olay?
Ersun Yanal bir futbolcuyu göndermişti. Ben de, “Bu futbolcu çıkacak idmana” dedim. Ben futbolcuyu antrenmana bıraktım. Daha sonra beni oynatmadı. Kesmedi de beni ama oynatmadı da…

“ÇOCUKLAR ARAYA GİRMESE, CÜNEYT ÇAKIR’I ELİMDEN KİMSE ALAMAZDI”

Cüneyt Çakır olayına devam edelim…
Neyse… Çıktık maça. Maç böyle laylaylom gidiyor. Cüneyt Çakır çok akıllı bir adam… Bizim kulüp de o zaman rahmetli Hasan Doğan’ı destekliyordu. Bu olayların asıl çıkışı oradandır. Kulüple federasyon arasında sıkıntı var. Bizim de yenmemiz lazım. Maç ilginç bir hal almaya başladı. Selçuk mu ne, Caporo’ya tekme attı. Selçuk’u kurtarmaya gittim oraya ben ama biliyorum sarı kart göreceğimi. Seyirci daha mevzuya uyanamadı. Manisa’yı kümeye atmaya çalışıyorlar, haberleri yok. Sarı kartı gördüm. Kaleye dönüyordum. Yan hakem var bir tane Emre Eyisoy mudur, nedir… Gitti Cüneyt Çakır’a dedi ki, “Bülent sana küfür etti.” Küfür etmedim. Ettiğimi iddia ettikleri küfrü burada söyleyemem ama o küfrü edebilmem için Cüneyt Çakır’ın suratına bakmam lazım. Kaldı ki, etseydim, ettim derdim. Küfür var ama onluk bir şey yok. Onla alakalı bir şey yok. Sinirlendim, kendi kendime dedim. Adam geldi attı beni. Orda çocuklar iyi ki araya girdi. Yoksa, kurtulma şansı yoktu Cüneyt Çakır’ın.

“CÜNEYT ÇAKIR DOĞRUYU SÖYLEMEDİ”

Önce gittin sarıldın Cüneyt Çakır’a…
Durumu anlattım. Böyle böyle… Baktım Cüneyt Çakır’ın niyeti kötü… Çünkü tutanağını okudum doğruları yazmamış. Benim ekmeğimle oynadı Cüneyt Çakır. Araya girmeselerdi, kurtulamazdı. Bir şey yapamadım. FIFA korkartını kopardım sadece. Çakır soyunma odasına girerken, hakem formasındaki kokartın olduğu yer biraz yırtıktı. Ama federasyona giden forma, paramparçaydı.

Kendi mi parçaladı?
İçerde ya başka biri dövdü bunu, bana benzetti… Ya da başka bir şey…

Tahkim’de ne konuştunuz?
Ben tahkime de söyledim. Ben sadece kokartını kopardım. Beni bıraksalardı, çok fena şeyler yapacaktım. Allah beni de onu da korudu dedim. Küfür de etmediğimi, etsem de rahatlıkla ettim diyeceğimi söyledim. Sana ne anlattıysam aynılarını dedim. Zaten 12 maça düşürdüler cezayı. Cezamı çektim. Çıktım yine oynadım.

Engin Baytar’da Cüneyt hocaya saldırdı… Sorun sence kimde?
Şimdi bak, Cüneyt Çakır itici bir adam. Hakem dediğin adamın sahada bir duruşu olur ya… Şunu da söyleyeyim; benim de Engin’in de yaptığı yanlış, onu asla savunmuyorum. Ama haklıyım kardeşim!



“EMENİKE OLAYINDA, BENİ GAZA GETİRDİLER”

Emanuel Emenike olayı… Açıklama yaptın. Bir şeyler oldu. Nedir detaylar?
Ben Emenike’nin ilk geldiği zamanı da biliyorum. Bizim çocuklar çok dışladılar onu. Çok üstüne gittiler. Ona ben sahip çıktım, Allah var. O çocuk (Emenike) da biliyor bunu. Bir kere ağzını açıp da bir şey demedi. Neyse… Fenerbahçe maçı bitti. Soyunma odasındayız. Beni orda bir gaza getirdiler. O da var.

Kim gaza getirdi?
Ne bileyim, biri işte. Yönetici miydi neydi… Yok çocuk, Yobo’dan forma almaya gitmiş soyunma odasına falan da filan… Maçı kaybetmişiz. Emenike’ye Yobo’dan forma almış diyerek küfrediyorsun. Sen yetkilisin, gidip sen hesap sorsana… Yobo’dan forma aldı falan deyince ben bir doldum. Zaten yenilmişiz. Ben de yöneticinin bu lafları üzerine gidiyorum o çocuğa kızıyorum. Kaldı ki, Yobo’dan forma alsa ne olacak. Herkes takım tutuyor. Şunu da söyleyeyim, bu açıklamalarımın Trabzonspor kimliğimle kesinlikle alakası yok. Trabzonspor şampiyon olsun istedim o zaman ama ben Karabükspor’un oyuncusuyum kardeşim. Ailem, oradan geçiniyor. Ve yediğimiz kaba pislemeyiz biz. Kimse de pisleyemez.

“BEN TESİSLERDE YOKKEN EMENİKE EŞYALARINI TOPLADI KAÇTI”

Emenike ile konuştunuz mu o açıklamalardan sonra?
Yok. Kaçtı gitti. Tesislere gitmiş Emenike, “Bülent baba burada mı?” demiş, onlar da yok diyince girmiş içeri toplamış eşyalarını kaçmış gitmiş.

“KULÜP DOKTORU, EMENİKE’NİN HİÇBİR ŞEYİ OLMADIĞINI VE OYNAYABİLECEĞİNİ SÖYLEDİ”

Sen Emenike’nin gerçekten oynayabileceğini düşünüyor muydun?
Valla, doktor bize öyle söyledi. Ben de öyle düşünüyordum zaten. Kulüp doktoru, “Bunun bir şeyi yok” dedi.

Sen bir de o zaman Fenerbahçe’ye gideceğini söylemiştin. Gitti de…
Aykut Kocaman diyordu ya o zaman Emenike beni ilgilendirmez falan… Ne oldu? Hani bir alakan yoktu. Geldi Fener’e… Ben o zaman demiştim Fenerbahçe’ye gideceğini. Gitti mi?

Gitti.
Saha dışında pis işler dönüyor demiştim. Dönüyor muymuş? Şimdi ne oldu peki? Onlar iyi… Bülent Ataman köyün delisi… Bülent Ataman Trabzonsporlu diye bunları konuşuyor dediler. Fenerbahçe, bütün bunlara rağmen Emenike’yi aldı. Ben doğru konuşmama rağmen 1461 Trabzon’a gidemedim. Beni almaya korktular. Benim zaten gitmeye niyetim yoktu. Menajerler bana teklifi getirdi ben de onlara, şu an için Trabzon’a gitmeyi düşünmediğimi söyledim. Benim söylediklerimin ve benim arkamda, o zaman ki Trabzonsporlu yöneticilerin biri duramadı. Şu taşları bir yerine oturtayım, o yöneticinin de ismini vereceğim. Veya yöneticiler… Ama bir tanesinden eminim. Yöneticinin biri çıktı dedi, Bülent’i alamayız basın üstümüze gelir. Yarası olan gocunur, değil mi? O zaman sen de şike yaptın yönetici demek ki… Aziz Yıldırım’a kızmayacaksın o zaman.

“AMCAM BİLE BANA, ‘TRABZONSPOR YENSİN SANA SİLAHIMI VERECEĞİM’ DEDİ”

Sonucu ne olursa olsun, her zaman doğruları konuşmak gerekiyor… Doğruları savunmak gerekiyor…
Adam gibi konuşuyorum, şikeci ben oldum. Bana şikeci diyorlar. Böyle bir şey var mı? Para almışım, Emenike’ye vermemişim. Bunları bir insan nasıl diyebiliyor utanmadan. Ha, bu işin içinde başka işler de var. Bazen diyorum ki; ben Allah’tan, telefonlarımı filan kapattım. Ben şeyden şüpheleniyorum. Gerçekten bu işte tombala oynayan insanlar var. Acaba diyorum, birileri, “Ben Bülent’le görüştüm, -Trabzonspor Kulübüne, Başkana, Yöneticisine, neyse- Bülent’e parayı verdim” mi dedi? Yerse yani… Anladın mı? Bundan da şüphelenmeye başladım artık. Bakıyorum, Aziz Yıldırım bunu ısrarla söylüyor. Bir kere değil, iki kere değil… Ben de benim arkamdan oyunlar mı oynandı diye şüpheye düştüm. Taşları yavaş yavaş yerine koymaya başladım. Çalan telefonlar, telefonlar kapalı, görüşmek isteyenler… Herkes beni arıyor. Amcam bile beni aradı, “Trabzonspor yensin, sana 14’lü silahımı vereceğim” dedi. Duyulsa şimdi, o da teşviğe girer (Kahkaha…) Amcam da gırgır geçiyordu. Gırgır ama millet gerçek anlıyor. Onun için mecbur kapatıyorsun telefonları. İyi ki de kapatmışım. Yoksa beni bitirmişlerdi. Hapisteydim herhalde.

Cüneyt Çakır Dünya Kupasında maç yönetti ne düşünüyorsun?
Ben hakem olayım, yemin ediyorum hakemliği bırakırdım. Derim ki, Benim en iyi hakemim buysa, ben hakemliği bırakıyorum.” Ben bir Türk hakemin orda olmasından gurur duyarım. Ama Cüneyt Çakır hak etmiyor. Ulenberg etkisi herhalde. Türkiye’de gerçekten iyi hakemler var. Fırat Aydınus sevimsiz ama iyi hakem. Bülent Yıldırım, iyi hakem… Trabzonlular sevmez ama (Gülüyor)…

RÖPORTAJIN TAMAMI FUTBOL EXTRA DERGİSİ’NIN AĞUSTOS SAYISINDA…



GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam