Olimpiyat'ta hedefe nasıl ulaşılır?

Zaman Gazetesi köşe yazarlarından Ahmet Çakır, Londra Olimpiyatları'nda Türk kafilesinin başarısızlıklarını ve bundan sorumlu olan devlet yetkililerini eleştirdi.

Haber; Radikal
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Olimpiyat'ta hedefe nasıl ulaşılır?
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
14 Ağustos 2012 10:14
GS-FB maçı bazı ilgili ve yetkililerin işine çok yarayacak ortam doğurdu; Londra fiyaskosunu kestirmeden unutturabilmek için günden değiştirme imkanı doğdu. Yarın milli maç, ardından ligin başlaması derken sen sağ ben selamet!

Zaten Aslı Çakır Alptekin ile Gamze Bulut'un muhteşem olayı pek de başarısız olmadığımız yolundaki birtakım babalanmalar için fırsat sayılırdı. Şöyle yapacağız, böyle edeceğiz masallarıyla bir dört yıl daha geçiririz. Yaklaşık 100 yılı boşa geçirdikten sonra ne gam!

Şunu kabul edelim: İlgili ve yetkili kişiler bizi hep kandırıyor! Bunda da herhangi bir sıkıntı çekmiyorlar. Çünkü hiçbir sorumluya gerektiği gibi hesap sorulmuyor. Herşey gürültü-patırtı ortamı içinde kaybolup gidiyor. Bu havaları seven yeni kurtlar işbaşına geliyor ve devran böyle sürüyor...

Hiç değilse aynı iktidarın 10 yıl devam edebildiği bir ortamda daha büyük adımlar atılabilmeliydi. İnkar etmiyoruz, elbette ki önemli ve değerli işler yapılıyor. Ancak sporda gelişme yolunda sağlam adımlarla ilerlemiyoruz. İki ileri bir geri geleneksel yürüyüşüyle bir yere varmaya çalışıyoruz.

Bir spor politikamızın olmayışı sanıldığından çok daha büyük sorun. Politika, izlenecek yol anlamına gelir. Hangi yoldan gitmesi gerektiğini bilmeyen elbette ki hedefe ulaşamaz... Aynı kapsamda çok yıkıcı bir başka sorun da sporun nasıl yönetileceğine hâlâ karar verememiş olmanızdır.

Bakın, sevgili Mehmet Atalay'ın Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü görevinden kendi isteğiyle ayrılmış olması, çok öğretici nitelikte bir olaydır. Bilmesi gereken herkes, Atalay'ın bizzat Sayın Başbakan tarafından desteklendiğini biliyor. O durumdaki biri bile görevi bırakıp gidebiliyor.

Atalay, güçlüklerden yılacak biri değil. Görev süresi içinde çok önemli ve değerli işler yaptı. Anlamsız engelleri kaldırdı. Yarım tesislerin tamamlanması için çalıştı. Eğitici ve antrenör yetişmesi için çaba gösterdi. Yeni projeler hazırlayıp uyguladı. Belli bir sıçramayı gerçekleştirdi.

Ancak görev yaptığı 5 yıllık süre içinde sporumuzun gelişmesi konusunda fazla birşey yapılamayacağını da gördü. Bunun için görevi bıraktı... Sonrasında daha vahim bir durum ortaya çıktı. Yunus Akgül kardeşimiz onun bıraktığı yerden işi sürdürmeye çalışırken yeni bakanımız döneminde bir kez daha 'sil baştan' yapılmaya gerek görüldü.

Türk sporunda neredeyse 1 asırlık sorunların hesabını elbette ki Sayın Kılıç'tan soramayız. İyi de göreve geldiğinde yapılması gereken işler, gençlik ve sporu ayırmak, 81 ilin spor müdürlerini değiştirmeye çalışmak gibisinden tuhaflıklar mı olmalıydı? Sevgili bakanımız, kuşkusuz ki önemli ve değerli bir yöneticidir ancak sporla ilişkisi nedir? Önceki bakan Özak'ın eksiği neydi ki böyle bir değişiklikle herşeyin altüst edilmesine gerek görüldü?

Atalay'ın bırakmasının önemli nedenlerinden biri bence özerklik uygulamasının istenen sonucu vermeyeceğini görmüş olmasıdır. Bugün pek çok federasyonun feci denecek kadar kötü yönetildiğini bildiren yığınla yakınma var. Hatta bu nedenle özerklikten geri dönüş bile düşünülüyor. Peki, böyle bir yaz-boz ortamında nereye varmak mümkün olabilir?

Aslı Çakır Alptekin, Gamze Bulut, Nevin Yanıt, Burcu Ayhan ve öteki bazı isimlerle atletizmde yakaladığımız ivme elbette ki çok mutluluk verici. Fakat bunu ne kadar sürdürebileceğiz? Bir sonraki olimpiyatta atletizmde madalya alma şansımız olabilecek mi? Bunun güvencesi var mı?

Bu ülkenin ehil kişiler tarafından yönetilecek topyekun bir spor seferberliğine gereksinmesi var. Bu yapılmadığı sürece akıntıya kürek çekmeyi sürdüreceğiz. 2016 Rio'da da durumumuz farklı olmayacak.

GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam