Bayern’le Arsenal eşleşse ve bana ilk maç 3-0 bitti deseniz, kim kazandı diye sormam. Oradan sürpriz çıkmaz. Ama Bayern-Liverpool maçı 3-0 bitti derseniz, kim kazandı diye sorabilirim. Çünkü Liverpool’un günlük performansları arasındaki fark çok yüksek. Beşiktaş da biraz Liverpool gibi. İyi gününde İstanbul’da herkesi yenebilir. Tur şansımız elbette çok az. Ama İstanbul bence her sonuca açık.
Futbolun yazılı olmayan kuralı bu: Kaliteli takım bastıracak, kalitesi yetersiz olan kapanacak. City’nin, Bayern’in, PSV’nin, APOEL’in kendi liglerinde yaşadığı neyse, Beşiktaş’ın da o. Tarih boyunca büyük takımlar görece küçük olanları çözmeye çalıştı, bunun için de ofansif oyuncu sayısını artırdı. Rakip 50’de 10 kişi kalmışsa ve siz Negredo’yu 80’e kadar oturtmuş, Orkan’ı sokmamışsanız, mazeretleriniz bana komik geliyor.
Kocaman yaş aldıkça antrenörlük stili Magath’a evriliyor! Onun takımında disiplin, organizasyon, alan parselasyonu sorunu olmaz; fizik kalite, yardımlaşma, kompakt duruş üst seviyeye yükselir. Bu organizasyon size galibiyet serileri kazandırır; ancak kupa kazanmak için sahadaki kalite dozajını artırmanız gerekir. Eğer ilkelerinden taviz vermeden daha fazla kaliteli futbolcuyu bir arada oynatabilirse önü açık.
Heynckes’in Bayern’de 4. dönemi bu... Lobanovskiy 3 kez Kiev’e, 4 kez milli takıma döndü. O bırakmadan hiçbir Dinamo ya da ulusal takım menajeri rahat değildi görevinde. Terim de bu ülkenin futbol efsanesi, Lobanovskiy’si. O boştayken hiçbir G.Saray ve milli takım koçu rahat çalışamayacak. Bir tür Murphy yasası bu: “Tereyağlı ekmeği yere düşürürseniz, yağlı tarafı alta gelir. Terim boştaysa geri döner.
Beşiktaş'ın performansını, Şampiyonlar Ligi maçlarına bakıp değerlendiriyoruz ve keskin bir düşüşte hemfikiriz. Ancak rakiplerin de hakkını vermemiz lazım. Çok iyi mücadele eden, yüksek konsantrasyon ile defans yapan takımlarla oynadılar ve her türlü zorluğu yaşadılar. İşin garibi; hem Şenol hocanın hem de oyuncuların bundan şikayetçi olmaları. Onları bu görevlere, bu problemleri çözsünler diye getirmediler mi? Ne bekliyorlar, dokunulmazlık mı? Quaresma 14 deplasman maçında ne asist yapmış, ne gol atmış. Öncelikleri, bireysel performans dalgalanmaları olmalıyken, rakibin taktiğini beğenmiyorlar. Yine de puan kaybettiği maçların tamamında üstündü Beşiktaş. Fakat gerçek şu ki, akılları o sahada değil. Tatlı bir rüyadalar, kuradaki rakibi hayal edip, o atmosferin hülyasındalar. Bu kibirden kurtulmaları gerekiyor.