Başakşehir‘i buralara Abdullah Avcı getirdi, şampiyonluğu da Abullah Avcı‘nın yanlışlarında inadı ve alternatif üretmemesi götürdü... Buna rağmen hem hoca, hem Başakşehir ciddi bir alkışı hak ediyor... Ayrıca son 10 maçta Epureanu’nun, bu maçta da Emre‘nin erken bir dakikada sakatlanıp çıkmasının faturasını ağır ödediler... Galatasaray‘ın son düzlüğe kafa kafaya girip kaybettiği bir yarışı hatırlamıyorum... Galatasaray‘ın bir kupa finalini, bir şampiyonluk maçını kaybettiğini hiç hatırlamıyorum... Ortada müthiş bir kolleksiyoncu var; G.Saray ve Fatih Terim. Maç sonu seyircinin tezahüratına ben de katılıyorum. Yaz tahtaya bir daha: 22. şampiyonluk hayırlı olsun. Alkışlarımı, taktirlerimi ve tebriklerimi gönderiyorum.
Şampiyonlar Ligi yarı finalistlerine bakın: Ajax, Tottenham, Liverpool ve Barcelona’nın hiçbiri pragmatik değil, oynatmama odaklı değil. Hepsinin birinci önceliği oynamak. İngiltere’de City, Almanya’da Bayern, Hollanda’da Ajax’ın şampiyonluklarına bakın. Sezonun kaybedenleri Mourinho’ya, Atletico’ya, Juventus’a bakın. Oynayanın kazandığını, faydacılığın yenildiğini görüyoruz hep. Süper Lig’in süper finalinde de kazanan oynayan oldu, oynatmayan değil. Korkarım ki Abdullah Avcı’nın takımı 1’inci dakikada golü bulsa, 89 dakika korumaya çalışacak! Başakşehir’in 1 Nisan’dan sonraki düşüşünün de temel sebebi buydu zaten. Rotasyonda geç kaldılar, yaşlı ve yıpranmış takımda ısrar ettiler. Bir başka korumacı davranış biçimi bu. Bu sezonun modasıysa bu değil: Maksadı korumak olan, ikinciliğe mahkum bu sene.
Hayatında topa dokunmamış bazı güçlerin şampiyonu belirleyecek algısına hiç inanmadım. VAR odalarında hangi skandal kararlar çıkarsa çıksın, zirvedeki yarışın bıçak sırtında sürdüğünü bilmeyen yok. “Birileri şampiyon yapılacaksa bilelim” diyen Abdurrahim Albayrak şunu bilmeli: şampiyonu birileri yapmadı, hak eden kazandı. Barcelona, Bayern Münih ve Manchester City’de şampiyonluklara ve kupalara doymayan Pep Guardiola’nın başarısı 1971’de Nou Camp’a ayak basan Rinus Michels’in getirdiği 40 yıllık felsefenin sonucudur. Piontek ile çıktığı yolculukta Terim, hep üstüne koyarak mesafe aldı. Sevin veya sevmeyin Fatih Terim’in bu Galatasaray’a kazandırdığı 19’uncu kupa. Otoritesini, öfkesini kullanma yeteneğinin ötesinde bir motivasyon ustası aynı zamanda. Dün geceki kişiliksiz, kendi sahasına mahkum kalan ve skoru korumaya çalışan Başakşehir mental anlamda bitmiş, şampiyonluğa inanmamış bir takımdı. Üç yıldır sapını tuttuğu ama kaldıramadığı lig kupasına bundan sonra yaklaşması hayaldir Başakşehir’in.
Emeklerin, acıların, cezaların, üzüntülerin, sevinçlerin, kazanmanın, kaybetmenin ve çekilen sıkıntıların karşılığının alınacağı, 90 dakika sürecek bir gösteri. Kazanılan kupa ile küçük bir provası yapılan büyük şölen. Oynamak için sabırsızlaştıracak, kazanmak için acele ettirecek, sesi kısılana kadar bağırıp ‘şampiyonum’ demek için her şeyini feda ettirecek ve her futbolcunun hayalini süsleyen bir son. Belki sevinci birkaç gün sürecek ama hatırası yıllarca yaşacak bir savaşın zafer günü. Futbol seyretmeyeni stada çekecek, ilgisi olmayanı televizyon ekranına mıhlayacak, 1 değil 3 stat olsa taraftara yetmeyecek, futbolu bırakanlara geri dönmeyi istetecek kadar insanı kıpır kıpır eden efsanevi gün. Ve bütün bunların odak noktası, herkesin gözünün üzerinde olduğu, gıpta ettiği bir oyuncu olarak o sahada olmak ve o formayı giymek. Yıllar sonra hatırlanacak olan 22. şampiyonluk olacaktır.
Şampiyonlukta en büyük etken taraftardı. Galatasaray taraftarı dün ikinci yarıda takımını şahlandıran, sahaya müthiş mücadele koymasını sağlayan en büyük faktördü. Sonuçta Galatasaray dişiyle, tırnağıyla savaştı ve bir sürü handikaplara rağmen şampiyonluğu hak etti. Fatih Terim çok tecrübeli ve büyük hoca. Galatasaray takımında o kadar çok sorunlu futbolcu var ki, bunları bir arada tutup şampiyon olmak gerçekten kolay bir iş değil; hakikaten tecrübe ister. Dün gece şampiyonluk maçında bile Belhanda, Feghouli, Selçuk birbirlerine küsebiliyorlar. Önemli olan şampiyon olmaktı. Eminim herkes birçok şey konuştu, bundan sonra da konuşacak. Ama benim gördüğüm tablo; başkanıyla, teknik direktörüyle, taraftarıyla bütünleşen bir takım vardı, o da Galatasaray. Zaten bunun da karşılığını şampiyon olarak aldılar.
Feghouli, sahanın en iyi oyuncusuydu. Belhanda en hırçın. Onyekuru en fırsatçıydı. Geri kalanların hepsi de şampiyon takımın oyuncularıydı. Emekleri, heyecanları ve birbirleriyle dayanışma duyguları, onları doruğa taşıdı. Süper Lig Şampiyonu Galatasaray’ı hak ederek kazandığı başarı için Başkanı, yönetimi, teknik ekibi, oyuncu kadrosu ve milyonlarca taraftarı ile kutlarken, Başakşehir’e de teşekkür borcumuzu ödeyelim. Bu ligin rekabet düzeyini yükselttiler. Yıllardır yaşadıkları hayal kırıklığının analizi elbette yapılabilir, yapılmalı da. Başakşehir bu yarışta hep olmalı. Ekonomisi kadar stratejisini de geliştirmeli. Onları da sevgiyle kucaklıyoruz.
"Şuna eminim, yüzde yüz... Fatih hoca şu anda bundan sonraki ilk yıldızı kazanmak için yanıp tutuşuyor. Fenerbahçe bir şampiyonlukta 1 yıldız alacak. Fatih Terim üç kez daha olmak istiyordur, hırsı bitmiyor. Allah vergisi bir durum"
Galatasaray geriden gelip skor üstünlüğünü, rakipten çok daha iyi oynayarak elde etti. Galatasaray bir bayram gününde şampiyonluğunu ilan ederek taraftarına çifte bayram yaşattı. Galatasaray sonuna kadar hak etti bu şampiyonluğu. Bu sadece bir şampiyonluk değil, aynı zamanda bir hazine. 22. Şampiyonluk Galatasaray'ın kasasını dolduracak. Tam 1 milyar lira demek bu şampiyonluk... Tebrikler Galatasaray! Tebrikler Fatih Terim... Bir takımın başında 19. Kupa... Fatih Terim gibi bir teknik adam ancak 100 yılda bir gelir... Altın alkışlar Galatasaray'a ve Fatih Terim'e...