Aç ve susuz kaldı, yeri yurdu yoktu ama sabırla doğru bir mühendislikle kısa sürede ayağa kalktı. Şampiyonlar Ligi’nde 14 puan toplayarak Türk futbol tarihine geçen ve tarihe not düşen Beşiktaş’ın başarısı öyle geçiştirilecek ve “Ne var bunda?” denecek türden değil.
Aynı başarıyı Şampiyonlar Ligi gibi bir kulvarda Galatasaray veya Fenerbahçe yapsa yansımaları da etkileri de daha farklı olacak bir derece aslında bu.
Ancak son iki sezonun şampiyonu siyah-beyazlılar, camiasını başarıya alıştırmış gibi bir soğukkanlılık var. Belki de zaferlerin hakkıyla tadının çıkarılmamasında geçmişin acı tecrübeleri görülüyor ama kim ne derse desin bir dönemin karaları bağlayan Kartal’ı şimdi beyaz sayfalara “TARİH” yazıyor.
Türk futbolunun Avrupa’da yıllardır benimsenen “Yenildik ama ezilmedik” düşüncesini tam tersine çeviriyor. Hem rakipleri yeniyoruz hem de eziyoruz... Evet, bu tarihî değişim ve gelişimde 3 ana etken ön planda:
Doktora tezi olabilecek bir konuya sahip Beşiktaş’ın daha 5 yıl öncesinde stadı yoktu. Göçebe bir yaşam anlayışındaydı. Fikret Orman göreve geldiğinde kapının önünde haciz kamyonları bekliyordu. O ne yaptı?
Ayağını yorganına göre uzattı, kendi deyimiyle adeta gece gündüz Vodafone Park inşaatının başında bekledi. Belki de en doğru hamlesi takımın başına Şenol Güneş gibi kan uyumunu çabuk sağlayan bir teknik adamı getirmesiydi.
Stadı bitirdi, kadroyu zenginleştirdi ve üst üste iki şampiyonluk geldi. Haliyle Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılım ve paralar. Evet, borçlar bitmedi ama yıllık eksi hanesi artıya döndü ve borçlar ödenmeye başladı.
Şu anda stadı 2019 UEFA Süper Kupası’na ev sahipliği yapacak. Aldığı oyuncularda yüksek verim sağlamasının yanı sıra satışlardan çok büyük kar elde etti.
* Öncelikli olarak FEDA dedi, bütçesini dengeledi.
* En olmayacak zamanda stadı yıktı ve 3 yılda yaptı.
* Avrupa’dan alınan 1 senelik men cezasını ödüle çevirdi toparlandı.
* Genç gurbetçilere yatırım yapıp sabırla verim almayı bekledi.
* İki sezon üst üste şampiyonluk gördü.
* Taksitli aldığı oyuncuları hem peşin hem de iki katı fiyatına sattı.
* Dünya kulübü olma yolunda vizyon sahibi bir bakış açısı geliştirdi.
Siyah-beyazlıların saha sonuçları hisselerine de yansıyor. Şampiyonlar Ligi’ndeki Monaco galibiyeti borsayı etkiledi. Dün sabah Beşiktaş’ın hisseleri güne 3,11 yükselişle başladı. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, saha içine yaptığı yatırımların meyvelerini her türlü toplamanın haklı gururu ve mutluluğu içerisindeydi.
Beşiktaş’a gelmeden önce Şenol Güneş dendiğinde Dünya Kupası üçüncülüğü ve kaybedilen final niteliğindeki maçlar akla gelirdi. Şimdi öyle mi? Tabii ki değil.
Gittiği takıma pozitif futbol oynatan ve Gol Kralları çıkaran başarılı teknik adamın eksiği kupalarıydı. İşte onları Beşiktaş’ta görüyor. Sadece kupa mı? İki şampiyonluk tadan Şenol Hoca, Kara Kartal’ın beyaz sayfalarına tarihe not düşecek başarılar kazandırıyor. Son dönemdeki ilkler hanesinde hep onun teknik adamlığı var.
Monaco galibiyeti sonrası temkinli konuşmasında ve henüz biten bir şey olmadığını söylemesindeki sebep belki de geçmişte son anda kaybettikleri. Tüm bunlara rağmen genel görüntüye bakıldığında başkan Fikret Orman’ın deyimiyle o Beşiktaş’a kazandırıyor, Beşiktaş da onun kariyerine önemli kazanımlar ve değerler katıyor.
* Beşiktaş’ı üst üste iki kere Şampiyonlar Ligi’ne taşıdı.
* Devler Ligi’ne ilk defa bir Türk takımı 3’te 3 yaparak başladı.
* Beşiktaş’ın başında en fazla Avrupa Kupası maçına çıkan hoca (21).
* Dev arenada 4 galibiyet, 4 beraberlik ve 1 yenilgiyle en başarılı dönem.
* Beşiktaş ilk defa bir İtalyan takımını (Napoli) devirdi.
* Kartal, Alman ekiplerine karşı ilk galibiyetini Leipzig karşısında aldı.
