Galatasaray’ın kaptanı Işıl Alben, şampiyonlukta Aslan payını antrenör Ekrem Memnun’a verdi, “En büyük motivasyon kaynağımız oydu” dedi. Işıl, kupayı getiren faktörün mucizeye değil, sahada verdikleri emek ve çalışmaya bağlı olduğunu söyledi.
Onu Milli Takım’da da izlerken her topa atlayan, 1.70’lık boyuyla ribaund kovalayan, en kritik anda korkusuzca topu potaya yollayan ya da kendisinden bir karış uzun boylu rakiplerinin arasından turnikeyi bırakırken hatırlamak mümkün... Ama artık Işıl Alben, kulübü Galatasaray’da da tarihin altın sayfalarına geçen bir başarının “baş mimarı” olarak da hatırlanacak... Rusya’nın Ekaterinburg kentindeki Türk derbisinde ezeli rakibi Fenerbahçe’yi geçerek şampiyonluğa uzanan Sarı-Kırmızılı takımın düşük bütçe, dar rotasyon gibi olumsuzlukların üstesinden nasıl geldiğini anlamak, onun ağzından çıkan cümlelere dikkat etmekle mümkün...
‘BU FİNAL BİZİM İÇİN RÜYA GİBİYDİ’
“Zaten süreli olarak yükselişte olan bir spor dalıydı kadın basketbolu... Avrupa’da ve olimpiyatlarda önemli başarılar aldık. Önümüzde de ülkemizdeki Dünya Şampiyonası var. Ekaterinburg’da iki Türk takımın final oynaması rüya gibi bir şeydi. Fenerbahçe de son maça kadar yenilmemiş olarak geldi. Çok ciddi efor sarfettiler. Finalde de çok kaliteli bir basketbol maçı olduğunu düşünüyorum. Onları da mücadelelerinden dolayı çok tebrik ediyorum.”
‘EĞLENEN, KEYİF ALAN BİR TAKIMIZ’
“Burada en önemli faktör gerçekten çok tecrübeli, çok inançlı ve ne istediğini çok güzel anlatan bir antrenörümüzün olması. Bu açıdan çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Zaman zaman mutlaka düşüşler oluyor. Maçlar da kaybettik sezon içerisinde. Kötü oynadığımız dönemler de oldu. En büyük motivasyon kaynağının gerçekten antrenörümüz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca birbiriyle vakit geçirmekten keyif alan bir takımız. Saha içinde yakaladığımız enerjide bunun da payı var çünkü saha dışında da çok sık görüşen, soyunma odasında, maçlardan sonra, yolculuklarda çok eğlenen bir takımız. Uzun sürelerdir beraber olan kemik bir ekip var. Yeni katılan arkadaşlarımız da var ama sanki herkes ailemizin bir parçası gibi.”
‘HER CÜMLESINDE ŞAMPİYONLUK VARDI’
“Aslında çok zor dönemlerden geçtik. Ama Ekrem (Memnun) ağabey sezon başından beri bizimle her toplantıda “Euroleague şampiyonluğu” cümlesini mutlaka kuruyordu. Biz de ilk zamanlar nasıl olur diye düşünürken bir anda kendimizi inanmış bulduk. Burada UMMC maçı bizim için çok önemliydi. O maçtan önce de çok ciddi hazırlandık. Mental olarak da çok iyi bir hava yakaladık. Mucize olarak nitelendirenlere biraz hak veriyorum ama esas olarak çok emek verilmiş, çok çalışılmış, çok hak edilerek alınmış bir kupa.”
‘BİZİM NE YAPTIĞIMIZ ÖNEMLİYDİ’
Biz hep şunu söylüyorduk: ‘Eğer bu kupayı istiyorsak herkesi yenmek zorundayız.’ Maçlardan önce ‘Rakip takım ne yapıyor diye düşünmeyip biz ne yapıyoruz’ diye düşünmemizi söyledik. Tabii ki final de derbi oldu. Avrupa’nın da Türk derbisinin nasıl olduğunu canlı olarak izleme şansı oldu. Bunda çok müthiş bir fark görmüyorum çünkü gerçekten F.Bahçe’ye de saygı duyuyorum. Önemli bir iş yaptılar. Geçen sene de final oynamışlardı. Finalde başka takımı da yensek benim duygularım yine aynı olurdu.”
Onu Milli Takım’da da izlerken her topa atlayan, 1.70’lık boyuyla ribaund kovalayan, en kritik anda korkusuzca topu potaya yollayan ya da kendisinden bir karış uzun boylu rakiplerinin arasından turnikeyi bırakırken hatırlamak mümkün... Ama artık Işıl Alben, kulübü Galatasaray’da da tarihin altın sayfalarına geçen bir başarının “baş mimarı” olarak da hatırlanacak... Rusya’nın Ekaterinburg kentindeki Türk derbisinde ezeli rakibi Fenerbahçe’yi geçerek şampiyonluğa uzanan Sarı-Kırmızılı takımın düşük bütçe, dar rotasyon gibi olumsuzlukların üstesinden nasıl geldiğini anlamak, onun ağzından çıkan cümlelere dikkat etmekle mümkün...
‘BU FİNAL BİZİM İÇİN RÜYA GİBİYDİ’
“Zaten süreli olarak yükselişte olan bir spor dalıydı kadın basketbolu... Avrupa’da ve olimpiyatlarda önemli başarılar aldık. Önümüzde de ülkemizdeki Dünya Şampiyonası var. Ekaterinburg’da iki Türk takımın final oynaması rüya gibi bir şeydi. Fenerbahçe de son maça kadar yenilmemiş olarak geldi. Çok ciddi efor sarfettiler. Finalde de çok kaliteli bir basketbol maçı olduğunu düşünüyorum. Onları da mücadelelerinden dolayı çok tebrik ediyorum.”
‘EĞLENEN, KEYİF ALAN BİR TAKIMIZ’
“Burada en önemli faktör gerçekten çok tecrübeli, çok inançlı ve ne istediğini çok güzel anlatan bir antrenörümüzün olması. Bu açıdan çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Zaman zaman mutlaka düşüşler oluyor. Maçlar da kaybettik sezon içerisinde. Kötü oynadığımız dönemler de oldu. En büyük motivasyon kaynağının gerçekten antrenörümüz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca birbiriyle vakit geçirmekten keyif alan bir takımız. Saha içinde yakaladığımız enerjide bunun da payı var çünkü saha dışında da çok sık görüşen, soyunma odasında, maçlardan sonra, yolculuklarda çok eğlenen bir takımız. Uzun sürelerdir beraber olan kemik bir ekip var. Yeni katılan arkadaşlarımız da var ama sanki herkes ailemizin bir parçası gibi.”
‘HER CÜMLESINDE ŞAMPİYONLUK VARDI’
“Aslında çok zor dönemlerden geçtik. Ama Ekrem (Memnun) ağabey sezon başından beri bizimle her toplantıda “Euroleague şampiyonluğu” cümlesini mutlaka kuruyordu. Biz de ilk zamanlar nasıl olur diye düşünürken bir anda kendimizi inanmış bulduk. Burada UMMC maçı bizim için çok önemliydi. O maçtan önce de çok ciddi hazırlandık. Mental olarak da çok iyi bir hava yakaladık. Mucize olarak nitelendirenlere biraz hak veriyorum ama esas olarak çok emek verilmiş, çok çalışılmış, çok hak edilerek alınmış bir kupa.”
‘BİZİM NE YAPTIĞIMIZ ÖNEMLİYDİ’
Biz hep şunu söylüyorduk: ‘Eğer bu kupayı istiyorsak herkesi yenmek zorundayız.’ Maçlardan önce ‘Rakip takım ne yapıyor diye düşünmeyip biz ne yapıyoruz’ diye düşünmemizi söyledik. Tabii ki final de derbi oldu. Avrupa’nın da Türk derbisinin nasıl olduğunu canlı olarak izleme şansı oldu. Bunda çok müthiş bir fark görmüyorum çünkü gerçekten F.Bahçe’ye de saygı duyuyorum. Önemli bir iş yaptılar. Geçen sene de final oynamışlardı. Finalde başka takımı da yensek benim duygularım yine aynı olurdu.”
